Samsun’da Atatürk Anıtı’na yapılan hain saldırıyla ilgili basın açıklamamızdır.
4 Şubat 2022Atatürkçü Düşünce Derneği’nden Malatya Gazeteciler Cemiyetine Ziyaret
13 Şubat 2022Atatürkçü Düşünce Derneği Samsun’da Onur Anıtı’na yönelik yapılan menfur saldırıyla ilgili tüm Türkiye’de suç duyurusunda bulundu.
Onur Anıtı’na saldıranlar hakkında Kurucu liderimiz GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e hakaret etmek , halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve aşağılamak , Kamu malına zarar vermek suçlarından suç duyurusunda bulunuldu.
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada; “Şüphelilerin Kurucu Liderimiz Gazi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e karşı hakaret içeren eylem ve söylemleri, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’nin Kurumsal kimliğine karşı da yapılmış olmaktadır. Derneğin üyeleri olarak hakaret eden kişilerin cezalandırılmasını talep etmek hem vazifemiz hem de yetkimiz dahilindedir.” ifadesi yer aldı.
— Atatürkçü Düşünce Derneği (@add_genelmerkez) February 11, 2022
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’NİN KURULUŞ NEDENİ VE ÜYELERİN GÖREVLERİ:
“ Atatürk’ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi
olumsuz güçler, O’nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919’un
üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı
saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o
devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.
Oysa Atatürk;
Sadece ‘bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin
işgalinden kurtaran bir büyük asker’ değildir.
O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her
alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan;
Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran;
Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan
‘nakil’e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve
böyle kalmanın yollarını gösteren , ‘akıl’a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini
toplum yaşamında egemen kılan;
Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının, Sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan;
Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara
ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran;
İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve
sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık
nedeni ve amacı sayan;
Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde
işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet
tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan;
Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve
kabul ettiren; Misak-ı Millî sınırları içinde ‘Türk’üm’ diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek,
ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel
ilkelerinden biri yapan;
Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, ‘fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür
kuşaklar’ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan;
Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini
kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev
sayan;
Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan;
‘Yurtta barış, Dünyada barış’ ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, rkçılığı,
saldırı savaşını mahkûm eden;
Dış politikada ‘Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma’ ölçütünü ve
‘karşılıklılık kuralını’ vazgeçilmez ilke yapan;
Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi
düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusu’dur.
Bu durum karşısında Atatürk Devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık
tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurarak,
O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma
zorunluluğunu duymuşlardır.
Kurucular Kurulu-19 Mayıs 1989 ” demektedir.
Derneğimizin kuruluş nedeni ve kuruluş felsefesi yukarıda yazıldığı gibidir. Bu nedenle şüphelilerin
Kurucu Liderimiz Gazi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e karşı hakaret içeren eylem ve söylemleri,
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’nin Kurumsal kimliğine karşı da yapılmış olmaktadır.Derneğin üyeleri
olarak hakaret eden kişilerin cezalandırılmasını talep etmek hem vazifemiz hem de yetkimiz
dahilindedir.”